Direksiyon Sınavında Güzergahı unutursam ne olur?

DİREKSİYON SINAVINDA GÜZERGAHI UNUTURSAM NE OLUR?

Gençlere Notum:

Sevgili genç kardeşlerim: Biliyorum, pek çoğunuz yaş şartını sağladığınız gibi heyecanla sürücü kurslarına kaydolmakta ve direksiyon sınavı öncesi, belki de başarısız sayıldığınız sınav sonrası bu sorunun cevabını aramaktasınız. Bu yazıyı, hukukçu bir abiniz olarak başta Millî Eğitim Bakanlığının dikkatini celp etmek, akabinde sürücü kurslarını bilgilendirmek, mağduriyetlere yol açan ve hukuki olmayan bir uygulamayı eleştirmek, doğrusu olduğunu düşündüğüm kendi görüşlerimi savunmak ve yine doğrusu olduğunu düşündüğüm uygulamanın hayata geçmesini sağlamak adına kaleme aldım. Yani yine sizler için yazdım. Ancak yazım sizler için biraz uzun sayılabilir ve anlatılanları tam olarak anlayamayabilirsiniz. Üzülmeyin. Biliyorum ki bu sorunun cevabını en çok sizler merak ediyorsunuz. Yazımın sonuna rahatlıkla anlayabileceğiniz özet bir kısım ekledim. Önerilerimi de içeren cevabınızı orada bulacaksınız.

Ayrıca ehliyetlerinizi aldıktan sonra, araç kiralamak istediğinizde nelere dikkat etmeniz gerektiği konusunda sizlere yol gösterecek olan “Mobil Uygulamalar Üzerinden Kısa Süreli Araç Kiralamalarda Dikkat Edilmesi Gerekenler” başlıklı yazımı da okumanızı öneriyorum.

Sizlere hayatta başarılar dilerim.

Not: (Yazımız bazı kısımlarda B sınıfı sürücü belgesi ve Ek-4 Form özelinde daralacaktır. İlgili olduğu ölçüde diğerleri için de geçerlidir.)

GİRİŞ

Sürücü adayları tarafından direksiyon sınavı öncesinde ya da başarısız sayıldıkları bir sınav sonrası cevabı en çok merak edilen sorulardan birisi de yazımızın başlığında yer alan sorudur. Sınavın getirdiği heyecan ve stres ile adaylar uzun ve karmaşık sayılabilecek güzergahı unutma ve yolu karıştırma endişesi yaşamaktadırlar. Peki ya gerçekten de güzergahı karıştırırlarsa ve yanlış yola girerlerse ne olur? Aday hangi yolu takip etmesi gerektiğini sorarsa komisyon üyeleri bu soruyu cevaplayabilir mi? Adaylar güzergahı ezbere bilmekle yükümlü müdür? Tüm bu soruları ve sorunları aşağıda inceleyeceğiz.

Yazımızın başlığındaki sorumuz, MTSK direksiyon sınavı komisyonlarında görev alan öğretmenlerimiz tarafından cevaplandı bile. Öğretmenlerimiz, güzergahı karıştıran adayların Ek-3 ve Ek-4 sayılı formlarda yer alan kırmızı renkli bir ihlali gerçekleştirdiğinden bahisle sınavdan başarısız sayılması gerektiğini düşünüyorlar. Ancak yanılıyorlar! Öğretmenlerimizin içinde bulunduğu yanılgı sebebiyle son dönemde pek çok kişi bu konudan mağdur olmuştur. Öğretmenlerimizin içinde bulunduğu yanılgının kaynağı ise hazırlanışı itibari ile problemli olan MTSK yönetmeliğidir. Yani sorunun kaynağında MTSK yönetmeliği ve bu yönetmeliği çıkaran Millî Eğitim Bakanlığı vardır. İşte bu sorun nedeniyle sürücülüğü, trafik kural bilgisi kusursuz olan sürücü adayları bile ehliyet alamaz hale gelmiştir. Mesele ciddi bir sorun halini almıştır. Sorunun ivedilikle çözülmesi gerekmektedir.

İZAHAT

Bilindiği üzere ülkemizde araç sürücüsü olarak trafiğe katılmak isteyen kişiler mevzuatımız gereği buna ehil olduklarını idari makamlara kanıtlamak ve sürücü belgesi edinmek zorundadırlar. Kişiler, sürücü olabilmek için gereken yeterlilikleri Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından faaliyet izni verilen ve denetlenen sürücü kursları vasıtayla edinirler ve yine MEB tarafından düzenlenen sınavlarda başarılı olmaları halinde ehliyetlerini alırlar. Sürücü belgesi edinme sürecinde, kurslarda, vatandaşlara özellikle beş temel konuda yeterlilikler yüklenmeye çalışılır ve sınavlarda adayların bu konulardaki yeterlilikleri ölçülür. Başlıklandıracak olursak bu konular aşağıdakilerden ibarettir:

  1. Trafik kural bilgisi.
  2. Trafik adabı muaşereti.
  3. Araç mekaniği bilgisi.
  4. İlk yardım bilgisi.
  5. Sürüş yeterliliği.

Kurslarda verilen eğitimlerin kabaca yukarıda sayılan beş başlıktan ibaret olduğu aşağıda yer verilen MTSKY’nin 16’ıncı ve 22’inci maddelerinden de görülebilecektir.

Madde 16: “Kurslarda; trafik ve çevre, ilk yardım ve araç tekniği dersleri ile trafik adabı dersi teorik, direksiyon eğitimi dersi uygulamalı olarak yapılır. Teorik derslerin eğitimi tamamlandıktan sonra direksiyon eğitimi dersine başlanır.”

Madde 22: “Özel motorlu taşıt sürücüleri kurslarında uygulanacak öğretim programları bütün sertifika sınıflarında kursiyerlere; trafikte sürücü davranışları, trafik kuralları, trafik mevzuatı ve benzeri konuları içeren trafik ve çevre dersi, trafikte temel ilk yardım uygulamaları ile ilgili konularını içeren ilk yardım dersi, araçların teknik özellikleri ve temel bakım-onarım konularını içeren araç tekniği dersi ile trafikte sorumluluk  bilincinin oluşması, yardımlaşma, sabır ve öfke yönetimi gibi konuları içeren trafik adabı dersi teorik olarak, alacakları sertifika sınıflarına göre araçları sürebilmek için gerekli bilgi, beceri ve alışkanlıkları kazanmalarına yönelik uygulamaları içeren direksiyon eğitim dersleri Bakanlıkça hazırlanır.”

Adayların sahip olması istenilen bu yeterliliklere dair süreçler, yani teorik ve pratik eğitimler Karayolları Trafik Kanunu (KTK), Karayolları Trafik Yönetmeliği (KTY) ve Millî Eğitim Bakanlığı Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliği (MTSKY) hükümlerine göre yürütülür. Adayların sınavları da bahsi geçen mevzuatta belirtilen usul ve esaslara göre yapılır. MTSKY, Karayolları Trafik Kanunu ve Özel Öğretim Kurumları Kanununa dayanılarak çıkarılmış bir yönetmeliktir. Başlıktaki sorumuz bakımından ilgili üst normumuz (kanun) Karayolları Trafik Kanunudur. Yönetmeliğin konumuzu ilgilendiren ve direksiyon sınavını düzenleyen ilgili hükümleri aşağıdakilerden ibarettir:

Madde 28/2: “… direksiyon eğitimi dersi sınavları akan trafikte uygulamalı olarak yapılır. Direksiyon eğitimi dersi sınavları EK-3 veya EK-4’te yer alan Direksiyon Eğitimi Dersi Sınav Değerlendirme Formlarına göre değerlendirilir.

Madde 28/3: “Direksiyon eğitimi dersi sınavı, akan trafik içinde belirlenmiş olan güzergâhta 07:00 ile 18:00 saatleri arasında yapılır.”

Madde 28/4: “Kursiyer, EK-3 veya EK-4’te yer alan Direksiyon Eğitimi Dersi Sınav Değerlendirme Formunda mavi renkle gösterilen bölümdeki sorulardan beşini hatalı cevaplaması veya cevaplamaması; kırmızı renkle gösterilen davranışlardan birini ya da aynı veya farklı maddelerde sarı renkle gösterilen davranışlardan ikisini yapması hâlinde başarısız sayılır.”

Madde 34/1: “Sınav, güzergâhın bulunduğu karayolunda ve akan trafik içinde başlatılır.”

Madde 34/2: “Sınavda kursiyer;

a) Araç bilgisini ölçmeye yönelik sorulara cevap verir.

b) Aracı çalıştırır ve hareket ettirir.

c) Sınavın yapıldığı güzergâhta aracın cinsi ve yol için belirlenen azami hız sınırına ulaşır.

ç) İki araç arasına veya yüksekliği en az 100 cm yüksekliğindeki konilerin arasına geri geri giderek EK-13’te belirtilen şemaya göre trafik kurallarına uyarak tek hamlede girip, bu alan içinde en fazla iki hamle yaparak aracı kaldırıma veya konilere çarpmadan kaldırıma paralel park eder.

d) En az %7 çıkış eğimli yolda aracı durdurup 30 saniye bekledikten sonra el freni kullanmaksızın trafik kurallarına uyarak eğimli yolda aracı 50 cm’den fazla geri kaçırmadan tekrar ileri hareket ettirir.

e) Aracı şerit ihlali yapmadan ve trafik kurallarına uyarak 25 metre geri geri götürür.

f) Sinyalize edilmiş dönel/akıllı kavşakta sağa veya sola dönüşler yapar.

g) Gerektiğinde aracın silecek, ışık ve havalandırma gibi kumanda düğmelerini kullanır.

ğ) Dönel/akıllı/üç veya daha fazla kollu kontrollü ve kontrolsüz kavşaklara kuralına uygun olarak yaklaşır, kavşağı geçer veya dönüş yapar.

h) Güzergâhın uygun alanında 30 km hıza ulaştıktan sonra ani fren yapar.

ı) Geri geri giderken şeridini koruyarak köşeden sağa ya da sola tek hamlede 90 derecelik açı ile dönüş yapar.

i) Trafik kurallarına uyar ve sürüş esnasında aynaları kontrol eder.

j) EK-4 formda belirtilen davranışlara ilişkin diğer uygulamaları yapar.”

Yukarıda bahsedilen hükümlere bakıldığında, sınavda sürücü adaylarından yapılması ya da yapılmaması istenilen davranışların Karayolları Trafik Kanununun koyduğu kurallara ve getirdiği sorumluluklara uygun olduğu, trafikte karşılaşılan çeşitli senaryolara dair sürüş ve bilgi yeterliliğinin arandığı, tüm bunların gerçek bir trafik akışı tecrübesi içinde ölçülmek istendiği anlaşılmaktadır. Örneğin yönetmeliğin 34/2-i hükmünde yer alan “trafik kurallarına uyar” ifadesi KTK’ca hüküm altına alınan sağa-sola dönüşlerde sinyal verilmesi gerektiğini kurala bağlayan KTK m.53/1-a.1 ve m.53/1-b.1 hükümlerini, kavşağa yaklaşırken yavaşlama KTK m.57/1-a hükmünü bünyesinde barındırırken yine yönetmeliğin 34/2-d,e,h gibi hükümleri trafiğin tehlikeliliği nazara alınarak kişilerde trafik güvenliğini tehlikeye atmamaya dair kabiliyetleri ve tehlikeler ile karşılaşıldığında yapılması gereken davranışları geliştirme ve ölçmeye dairdir. Nitekim trafik, yüksek riskleri içinde barındıran bir akıştır, düzendir. Bu yüksek riskler sebebiyle özel hukuk alanında ‘işleten’, KTK’nın 85’inci maddesinde de öngörüldüğü üzere, meydana gelen zararlardan ‘tehlike sorumluluğu’ kapsamında genel tazminat teorisinde kabul edilen kusur sorumluluğunun aksine daha geniş bir sorumluluk anlayışıyla kusursuz sorumlu kabul edilmişken, ceza hukuku bakımından da bu tehlikeliliğin sonucu olarak kanunlarda kasten sorumluluğun yanında taksirli sorumluluk halleri ihdas edilmiştir. Ayrıca KTK’da yer alan ve trafik kuralı ihlali olarak kabahat statüsünde kalan eylemler, Kabahatler Kanunu uyarınca (ayrık haller saklı kalmak üzere) hem kasten hem de taksirle işlenebilecektir. Bu nedenle kişiler, KTK uyarınca, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlarından da sorumlu tutulabileceklerdir. İşte bu yüksek riskler ve geniş sorumluluk anlayışı nedeniyle, verilen eğitimler hem sürücüyü hem de trafiğin diğer süjelerini trafiğin getirdiği tehlikelerden koruma ve de sürücü adaylarını bu geniş sorumluluğa karşı eğitme gayesine yönelik olmalıdır. Eğitimin ve sınavın kapsamı da buna yönelik olarak, mantıki çerçevede, idarenin takdir yetkisiyle birlikte geniş tutulabilir. Örneğin idarece çıkarılan yönetmelik direksiyon sınavının 30 dakika olmasını öngörmektedir. Bu süre, idarece 20 dakika ya da 40 dakika olarak takdir edilebilir. Ya da eğimli yolda kalkış pratiğinin yapılacağı rampa eğiminin %7 değil de %9 olması gerektiği tespit edilebilir. Önemli olan, belirlenen bu kıstasların sürücü adayında bulunması gereken yeterlilikleri ölçmeye muktedir olmasıdır. Bunun da 28’inci maddedeki gibi “akan trafik içinde belirlenmiş olan güzergâhta” yapılacağının hüküm altına alınması doğaldır. Buraya kadar her şey normalken yönetmeliğin madde 34/2-j’de yer alan hükmü Ek-4 Formda yer alan diğer davranışlara ilişkin uygulamaların yapılacağından bahsederek yönetmeliğin ek’i niteliğinde olan ve toplamda 2 bölüm ve 21 kısımdan oluşan iki sayfalık bir metin dizgisine gönderme yapmaktadır.

Bahsi geçen formların anlam ve önemini, hukuken nerede durduğunu ortaya koymak konumuz açısından önemli gözükmektedir. Zira bu formlar, kanuni bağlayıcılığı olan hükümler ihdas etmeyen ve meri mevzuatın uygulamasında kişilere ve idarecilere yol gösteren bir pusula işlevinde olabileceği gibi (örneğin MTSKY’nin Ek-1, Ek-5, Ek-6 formları gibi) yönetmeliğin yazılı kısmında yer alan hükümlere eşdeğer hukuki statüde, anlam ve önemde (örneğin Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmeliğin ek’inde bulunan cetveller gibi) olabilir. Bu önemli ayrıma göre direksiyon sınavında kullanılacak olan Ek-3 ve Ek-4 Formlarda yer alan ifadelerin bağlayıcı olup olmadığı tespit edilebilecek ve adayları ne derece ilgilendirdiği anlaşılacaktır. Nitekim eğer ki bu formlar yardımcı evrak ve/veya birer pusula işlevindeyse bahsi geçen ek formlarla adaylara sorumluluk yüklendiğinden bahsedilemeyecektir. Ancak tersi durumda ek formlar yönetmeliğin yazılı kısımları gibi anlam ve önem ifade edebileceğinden adaylar bu formlarda geçen ifadelerden de sorumlu tutulabilecektir. Tabi bu sorumluluklar, başta, yönetmeliğin kendisinden türediği Karayolları Trafik Kanununa ve diğer üst normlara uygun olmak zorunda olacaktır. İlk bakışta Ek-4 Formun her iki türden de olabileceği görülmektedir. Bu ayrımı yapabilmek için detaylı inceleme gerekmektedir.

Karayolları Trafik Kanununda ek formlardan bahsedilmemektedir. Yalnızca eğitim ve sınavlara dair usul ve esasların MEB tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmaktadır. Yönetmeliğe bakıldığında ise madde 4/1-z’de “güzergâh, formlarda belirtilen davranışları ölçmeye elverişli olmalıdır.”, madde 28/2’de “direksiyon eğitimi dersi sınavları EK-3 veya EK-4’te yer alan Direksiyon Eğitimi Dersi Sınav Değerlendirme Formlarına göre değerlendirilir”, madde 28/4’te “Direksiyon eğitimi dersi sınav süresinin ilk 5 dakikasında kursiyere araç bilgisi ile ilgili EK-3 veya EK-4’te yer alan Direksiyon Eğitimi Dersi Sınav Değerlendirme Formunda yer alan sorular sorulur. Kursiyer, EK-3 veya EK-4’te yer alan Direksiyon Eğitimi Dersi Sınav Değerlendirme Formunda mavi renkle gösterilen bölümdeki sorulardan beşini hatalı cevaplaması veya cevaplamaması; kırmızı renkle gösterilen davranışlardan birini ya da aynı veya farklı maddelerde sarı renkle gösterilen davranışlardan ikisini yapması hâlinde başarısız sayılır.”, madde 34/2-j’de “sınavda kursiyer, Ek-4 Formda belirtilen diğer davranışları yapar” hükümlerinin olduğunu görmekteyiz. Bu noktada meseleyi iki ayrı koldan, yani Ek-3 ve Ek-4 Formlarda yer alan ifadelerin sürücü adayları için bağlayıcı olduğu ihtimali ve bağlayıcı olmadığı ihtimali üzerinden irdelemek isteriz.

Birinci Kol:

Özellikle yönetmeliğin madde 28/4 fıkrasına bakıldığında Ek-4 Formun yönetmeliği tamamlayan, yönetmeliğin yazılı halindeki gibi adaylara sorumluluklar yükleyen bir görünümde olduğu iddia edilebilir. Nitekim hangi türden davranışların ve/veya ihlallerin m.28/4’te zikredilen mavi, sarı ve kırmızı renkli davranışlar ve/veya ihlallerden olduğu ancak Ek-4 forma bakılarak anlaşılabilmektedir. Dolayısıyla Ek-4 Formun, Ek-1, Ek-5, Ek-6, Ek-18 formlar gibi iş-işlemlerde kullanılması istenilen belge formatı olarak tasarlanan formlardan ayrıldığı anlaşılmaktadır. Birinci kol ayrımında Ek-4 Formda yer alan ifadelerin yönetmeliğin yazılı kısmında yer alan hükümlerle eşdeğer kuvvette olduğunu kabul ederek yazımızın başlığındaki sorunun cevabını vermeye çalışalım.

Ek-4 Form 11-ğ’de yer alan ifade şöyledir: “Güzergahı bilmiyor, güzergâh dışına çıkıyor”. Bahsi geçen güzergahın direksiyon sınav güzergahı olduğu düzenlemenin bütünü incelendiğinde hemen anlaşılmaktadır. Formda güzergahı bilmemenin kırmızı renkli bir ihlal olduğu, güzergahı unutan ya da güzergâh dışına çıkan adayın bu ihlali bir kez gerçekleştirmesinin sınavının başarısız sayılmasına sebep olacağı anlaşılmaktadır. Bir norm olarak kabul edildiğinde bu hükümden çıkan sonuç şudur: Sınav komisyonu tarafından adaya güzergâh hakkında bilgi verilemez ve aday güzergahı ezbere bilmiyorsa başarısız kabul edilir. Kanunda, yönetmelikte, eğitimleri ve sınavları düzenleyen yazılı hükümlerin hiçbirinde adayın güzergahı ezbere bilmesi gibi bir yüküm adaylara yüklenmemişken ilk defa Ek-4 Form ile böyle bir sorumluluğun adaylara yüklendiği görülmektedir. Bu yüküm yönetmeliğin 16’ncı ve 22’nci maddelerinde bahsedilen ve eğitim ile adaylara verilmek istenilenlerin sayıldığı başlıklardan hiçbirinin altına konumlandırılamamaktadır. Ayrıca yönetmeliğin kendisinden sadır olduğu Karayolları Trafik Kanununda ve diğer üst normlarda sürücülerin gideceği güzergahı ezbere bilmeleri bir kural ya da ezbere bilmemeleri ihlal olarak kabul edilmiş değildir. Haliyle burada bir mantıksızlık göze çarpmakta, bu durum akıl ve muhakeme yeteneği sahibi insanları rahatsız etmektedir.

Bilindiği üzere alt norm üst normun kapsamını genişletemez. Alt norm ile üst normda amaçlanmamış yükümlülükler kişilere yüklenemez, üst normda anılmayan ve açıkça istenmeyen kısıtlamalar getirilemez. Karayolları Trafik Kanunu ve diğer üst normlara göre sürücülerin trafikte araçlarıyla takip ettikleri güzergahı ezbere bilmeleri bir zorunluluk olmadığı gibi bilmemeleri de herhangi bir ihlal niteliğinde değildir. Dolayısıyla yönetmelik ile güzergahı bilmeyen sürücü adayının trafik kuralı ihlali yaptığından bahsedilemeyecektir. Ayrıca KTK’da kimlerin sürücü belgesi edinemeyeceği de düzenlenmiştir. Trafikte, gideceği güzergahı ezbere bilmeyen kişiler sürücü belgesi edinemeyecekler arasında sayılmamıştır. Ancak yönetmelik, bu husus tespit edildiği anda kişinin sınavdan başarısız sayılarak sürücü belgesi edinemeyecekler arasında değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Yine güzergahı ezbere bilmek yönetmelikle adaylara kazandırılmak istenilen ilk yardım, araç mekaniği bilgisi, trafik adabı gibi başlıklar altında da değerlendirilemeyeceğine göre geriye bir tek başlık kalmaktadır, o da sürüş yeterliliğidir. Sürüş yeterliliğinin; aracı doğru şekilde çalıştırma, aynalarla çevre kontrollerini yapma, manuel vitesli araçlarda vites geçişlerini doğru şekilde yapma, seyir halinde direksiyon hakimiyetine sahip olma gibi hususları içerdiği gözetildiğinde güzergahı ezbere bilme yükümlülüğü bu başlık altında da kendisine yer bulamamaktadır. Haliyle, adaylarda bulunması gereken hangi yeterliliği ölçtüğü belli olmayan norm benzeri bir ifade ile karşı karşıya olduğumuz ortadadır. Esasında bu düzenleyici işlem ile tespit edilmeye çalışılan husus amaca aykırı düşen bir norm ihdasına sebebiyet vermiştir. Burada bir usul saptırması söz konusudur. Düzenleyici işlemi ile 11-ğ’de yer alan ifadeleri norm olarak kabul etmek isteyen idare, yönetmelikte yer alan sürelerle direksiyon eğitimlerine devam eden adayların güzergahı ezberleyeceğini, güzergahı unutan ya da ezberleyememiş olan adayların ise direksiyon eğitimlerine yönetmelikte öngörülen sürelerle katılmadığını kabul ederek eğitimlere katılmayanları bu yöntem ile tespit etmeye çalışmaktadır. Ancak eğitimlerini aksatmaksızın kursa devam eden ve salt heyecandan ya da sınav stresinden güzergahı karıştıran adaylar ise bu norm benzeri ifadenin mağduru olmaktadırlar. İdareyi 11-ğ düzenleyici işlemini tesis etmeye iten sebeplerden biri, direksiyon eğitimi teorik derslerine katılmayan adayları tespit etmek iken tespit yönteminde tercih edilen hatalı usul nedeniyle normun uygulanması bu tespiti yapmanın ötesine geçip kişilerin mağduriyetine neden olmaktadır. Direksiyon derslerine yönetmelikte belirlenen sürelerle katılan adayların bile 11-ğ’de yer alan ifadelerin mağduru olması, düzenleyici işlemin maksadını aştığını ve tespit edilmek istenilen husus yönünden kamu yararı amacı taşımadığını ispat eder. Zira kamu yararını haiz bir işlem kişileri alakasız bir nedenle mağdur edemez. Kamu yararı yüksek amacına hizmet etmeyen bir idari işlemin hukuk aleminde varlığı kabul edilemez. Her ne kadar bu gibi normlar hukuk aleminde şekli varlığını sürdürse bile düzenleyici işlemin iptali için dava açılmaksızın salt 11-ğ’nin uygulanması sebebiyle işlemin iptali talepli dava açıldığı ihtimalde davayı görecek olan mahkeme, önüne gelen uyuşmazlıkta, İdari Yargılama Usulü Kanununun madde 7/4’te yer alan “Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.” hükmü gereğince bu düzenleyici işlemi ‘ihmal ederek’ bir sonuca gidecektir. Bu noktada idareye yani başta Millî Eğitim Bakanlığına düşen görev ise Ek-4 11-ğ ile amaçlanan denetime uygun bir yöntem seçmek (örneğin direksiyon eğitimi dersleri yoklamalarının il/ilçe milli eğitim müdürlükleri ile anlık paylaşılacak şekilde elektronik olarak yapılmasını sağlamak) ve yersiz mağduriyetlere neden olan mantığa aykırı bu düzenleyici işlemi ortadan kaldırmaktır. Direksiyon sınav komisyonuna düşen görev ise hakkaniyet gereği bu hükmü görmezden gelmek ya da etrafından dolaşarak uygulanması imkanını ortadan kaldırmaktır.

Bu noktada belirtmek gerekir ki; amaç unsuru bakımından, Ek-4 Form 11-ğ’de yer alan ifadelerde ve ortaya çıkardığı sonuçlarda bir sorun olmadığı düşünülse bile idareyi işlemi yapmaya iten sebep unsuru ile ortaya çıkan sonuç yani konu unsuru arasında bağlantı sağlanamadığından ortada yine de bir tutarsızlık olduğu, bunun da hukuki kabul edilemeyeceği açıktır.

MEB tarafından kendisine çokça önem atfedilen “güzergâh” ifadesi üzerinde durmak, mevzuattaki ve trafik düzeni içindeki yerinden bahsetmek isteriz. MTSKY m.4/1-z’de güzergâh tanımlanmıştır. Yine Yönetmeliğe göre direksiyon sınavları belirlenmiş güzergahta ve akan trafik içinde yapılacaktır. Bu hükümlerden, öncelikle, tüm adayların aynı güzergâh üzerinde imtihan olacağı ve kimsenin farklı bir muameleye tabi tutulamayacağı anlaşılırken akabinde mevzuatta istenilen yeterlilikleri ölçmeye muktedir bir güzergahta bu sınavın yapılmasına gayret edildiği görülmektedir. Bu doğru olanıdır. Güzergahı belirleme görevi ise Karayolları Trafik Yönetmeliğine (KTY) göre İl/İlçe Trafik Komisyonlarına bırakılmışken MTSKY’ye göre ise İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine verilmiştir. KTY madde 82/2’ye bakıldığında trafik komisyonlarınca sürücü adayı eğitim güzergahının tespit edilerek sürücü kurslarına bildirileceği hüküm altına alınmıştır. MTSKY’de ise İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin belirleyeceği güzergaha dair yetkili yerden izin alacağı ve bu izinle birlikte güzergahın belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Anlaşılmaktadır ki düzenlemeler arasında uyumsuzluk söz konusudur. Netice itibari ile güzergâh teriminin anıldığı hükümlerde bunun adaylara ne suretle tebliğ ya da ilan edileceği ya da adayların bu güzergahı ezbere bilmek zorunda olduklarına dair bir hüküm ihdas edilmiş değildir. Burada meseleye başka bir yönden bakmak gerekecektir. Sürücü adaylarının eğitimleri ve sınavları trafiğin akışına ve düzenine dahildir. Gerek İl/İlçe Trafik Komisyonları gerek UKOME gibi çeşitli organları vasıtasıyla trafiğin akışını ve düzenini kişi ve konu yönünden sınırlandırarak tespit etme yetkisi sair mevzuatta idareye verilmiştir. Örneğin kamyon ve tırların X Caddesini yalnızca 22.00-06.00 saatleri arasında kullanabilmesi ya da Y Sokak üzerinde 08.00-20.00 arası park yapmanın yasak olması gibi. Bu gibi hallerde kamyon ve tır sürücülerinin ya da Y Sokağı sakinlerinin bu kısıtlamalardan haberdar olmasını sağlamak idarenin ödevidir. İdare bunu trafik levhaları ile yapabileceği gibi diğer başka haber verme vasıtaları ile de yapabilir. Önemli olan bu kısıtlamaların ilgilileri tarafından bilinir kılınmasıdır. Gereğince açık edilmemiş bir kuralın ihlalinin yapıldığından bahsedemeyecek ve buna dair ilgili kişi aleyhine bir işlem tatbik edilemeyecektir. Sürücü adaylarının eğitimlerinde ve sınavlarında takip edeceği güzergahın belirlenmesi işleminde de trafik düzeni ve akışının kişi-konu yönünden sınırlandırıldığı görülmektedir. Öyleyse güzergâh dışına çıkan adayın bir kural ihlali yaptığından bahsedebilmek için öncelikle adayların güzergâh konusunda idarece bilgilendirilmiş olması gerekecektir. Yine idarenin trafik kurallarına uyulmasını sağlamak, trafik düzenini sağlamak ve çeşitli riskleri önlemek açısından trafiğin aktığı yerlerde çeşitli tedbirleri almak gibi sorumlulukları vardır. Örneğin keskin virajın girişine buna dair bir tabela konulması ya da hız sınırını gösteren tabelaların ilgili yerlere konumlandırılması gibi. Hatta tüm bunların ötesinde idare, hata yapması halinde kişileri rahatlıkla cezalandırabileceği hallerde bile öncelikle kişileri kurala uymaya davet etmekle ödevlidir. Örneğin radarla hız sınırı kontrolünün yapıldığı yerlerde hız sınırını ilan eden ve radarla kontrol yapıldığını belirten işaretçilerin ilgili yol üzerinde bulunması gerekmektedir. Yani amiyane tabirle; idare, pusuya yatıp kişilerin hata yapmasını bekleyemez, cezalandırmak ilk gayesi olamaz, cezalandırmak için gayret gösteremez. Cezalandırmanın ve yasaklamanın son çare olması ilkesini gözetir. İdare kurmak ve korumak istediği düzenden kişileri en etkin vasıtalarla haberdar eder. (Park yapılmaz tabelası koyar, hız sınırlarını gösterir, sağa-sola dönülmez tabelası koyar vb.) Yazımızın konusu olan Ek-4 Form 11-ğ’de geçen ifadeler, tüm mevzuat ve hayat gerçekliği nazara alınarak akıl süzgecinden geçirildiğinde, durumun, idarenin pusuya yatıp beklemesinden, cezalandırma için kendisine sebep aramasından başka bir şey olmadığı görülecektir. Zira idare ne güzergâh hakkında bilgilendirme yapmakta ne de kişi aleyhine tesis edeceği olumsuz işlemden önce kişiyi uyarmaktadır. Üstelik ihlal olarak kabul edilen davranış kamuyu herhangi bir zarara uğratmıyorken idarece ölçüsüz ve orantısız bir kısıtlama ile kişiler mağdur edilmektedir. Güzergahı unutmayı hata kabul edip kişiyi sürücü belgesinden mahrum bırakma kısıtlaması ağır, ölçüsüz, orantısız, idarenin işleyişine hâkim olan ilkelere ve üst norma da aykırıdır.

Yargıtay 7. Ceza Dairesi önüne gelen bir uyuşmazlıkta; radar kontrolü ikaz tabelası olmaksızın hız sınırı ihlali nedeniyle kesilen trafik cezasını aşağıdaki gerekçelerle iptal etmiştir:

“… hukuk devletinin bir erki olan idarenin görevi, öncelikle bireylerin kuralları ihlal etmesini bekleyip cezalandırma yoluna gitmesi değil, kurallara uygun davranma düzeyini ve alışkanlığını geliştirmek olmalıdır. Bu husus ‘iyi idare ilkelerinin’ de bir gereğidir. Keza idarenin (yürütmenin) iyi idare ilkeleriyle bağlı olması da hukuk devletinin bir gereğidir. Nitekim ülkemizin de üyesi olduğu Avrupa Konseyinin Bakanlar Komitesinin 20 Haziran 2007 tarihli ve 999 sayılı Bakan Temsilcileri toplantısında, “İyi İdare Konusunda Üye Devletlere Cm/Rec (2007)7 Sayılı Tavsiye Kararı” kabul edilmiştir.

Mezkûr Tavsiye Kararının “Açıklık İlkesi” başlıklı 10’uncu maddesinde:

1.İdare açıklık ilkesine uygun faaliyette bulunur.

2.İdare, karar ve işlemlerinden özel kişileri, resmî belgelerin yayınlanması da dahil olabilecek şekilde uygun araçlarla haberdar eder.

3.Kişisel verilerin korumasına ilişkin kurallara uygun olarak resmî belgelere erişim hakkını tanır.

4.Açıklık ilkesi, yasayla korunmuş gizliliğe zarar veremez.          

Hükümleri bulunmaktadır.”

(Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2014/2954 Esas 2014/14281 Karar 08/07/2014 Tarih)

Anayasa Mahkemesinin 05/11/2008 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan 17/04/2008 Tarih, 2005/5 Esas, 2008/93 Karar sayılı kararında ise; “Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri “belirlilik”tir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey, yasadan, belirli bir kesinlik içinde, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir. Ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.”

Yukarıdaki yüksek yargı kararlarında da anılan ilke ve düzenlemelerin bir sonucu olarak idareye düşen görev, sürücü adaylarından güzergahı ezberlemesini beklemek değil mevzuatta da defaatle bahsedildiği üzere direksiyon sınavının “belirlenen güzergahta akan trafikte” sağlıklı şekilde yapılabilmesi adına bu güzergahın uygun vasıtalarla tüm kamuya açık edilmesinin sağlamasıdır. Güzergahın tabelalar ya da diğer işaretçiler eşliğinde tüm kamuya açık edilmesi halinde sınavın belirlenen güzergahta ve akan trafikte yapılmasını öngören norm ihlal edilmiş olmayacaktır. Norm ihlal edilmediği gibi bunda tüm kamuyu ilgilendiren apaçık iki fayda vardır. Birincisi, adaylar güzergahı karıştıracağım endişesiyle direksiyona geçmemiş olacak ve özellikle bu endişeden sadır olabilecek stres ve dikkat dağınıklığının ortaya çıkarabileceği çeşitli riskler minimize edilerek aday yalnızca sürücü olabilmek için gereken diğer hususlara odaklanacaktır. “Acaba bu sokaktan mı dönecektim?” düşüncesi ile başını sağa çevirip beş saniye boyunca sağdaki sokağın güzergaha dahil olup olmadığını hatırlamaya çalışan aday o beş saniye boyunca önündeki ve solundaki hiçbir tehlikeyi göremez hale gelecektir ve kazaya davetiye çıkaracaktır. İkincisi ise tüm kamu eğitim ya da sınav güzergahını bilmiş olacak ve trafik düzenindeki davranışlarını buna göre tayin edebilecektir. Örneğin kişiler havanın karardığı saatlerde aracıyla seyir halindeyken yaklaştığı yol ayrımında geçiş hakkı kendisinde olmasına rağmen uzaktan gelen ve sürücü adayı eğitim aracı olup olmadığını tespit edemediği araca salt güzergahta bulunması nedeniyle eğitim aracı olması ihtimaline binaen yol verecektir ve belki de hem kendisini hem de aday sürücüyü ve adayla birlikte araçta bulunanları bir kazadan koruyacaktır. Ötesinde, acemi sürücülerden kaynaklanabilecek kazaları ve zararları önlemek adına, idarenin kolluk faaliyetleri kapsamında, bahsi geçen güzergahı tüm kamuya ilan etmesi bir mecburiyettir demek zorlama olmayacaktır.

Bunlardan başka; idarece, Ek-4 Form 11-ğ ile gaye edinilen bir diğer fayda sınavın akan trafikte belirlenen güzergahta yapılmasının sağlanmasıdır. Ancak tüm durum birlikte değerlendirildiğinde anlaşılan o’dur ki; idare, sınavın akan trafikte belirlenen güzergahta yapılması kuralını koruma yükünü tek başına adaya yüklemeye çalışmaktadır. Bu yanlıştır. İdare kurmak istediği düzeni soyut şekilde zihinlere hapsedip bu soyut düzene aykırı davranışları somut olarak cezalandıramaz. Yine bu noktada idarenin şu itirazını duyar gibiyiz: “Biz güzergahı sürücü kurslarına bildiriyoruz, sürücü kursları da adaya bildirmekle yükümlüdür. İşin o kısmı bizi ilgilendirmez.” Hayır! Sınavı yapan idare ise sınav şartlarını adaylara uygun vasıtalarla tebliğ ve ilan etme yükümü de idareye aittir. Kurslar bu noktada adaya yardımcı olabilirler. Ancak özel kursların bildirimi resmi bildirimden sayılmaz. Sınavı düzenleyen idaredir ve sınavda kişiler ile idare karşı karşıyadır. İdare üstün konumdadır. Hukuk devletinin getirdiği yükümlülükler de nazara alındığında üstün konumda olanın koyduğu kurallardan muhatabını habersiz bırakması düşünülemez. Bu işin doğrusu şu şekilde olmalıdır: Güzergâh tabelalar veya çeşitli işaretçiler vasıtasıyla adaylara açık edilmeli ya da sınav komisyonunun güzergahı adaya tarif etmesi sağlanmalı, buna rağmen aday güzergahı terk ediyorsa ya da güzergâh dışında trafik akışının olmadığı bir başka yerde sınav olma noktasında ısrarcı oluyorsa bu kez ilgili normun ihlal edildiği, sınavın belirlenen güzergahta ve akan trafikte yapılamadığı kabul edilerek adayın sınavı başarısız sayılmalıdır. Ek-4 Formda yer alan 11-ğ’deki “Güzergahı bilmiyor” ifadesi de metinden çıkarılmalıdır.

Yönetmeliğin ek’inde bulunan formda, her ne kadar hatalı ve amaca aykırı bir yöntem ile idare tarafından adaylardan güzergahın ezberlenmesi isteniliyorsa da aşağıda yer alan ve idarece güzergaha konulmuş olan tabelalar aslında bu ezberin şart olmadığını, güzergahın bu şekilde ilanının şık ve doğru olanı olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca eğer ki güzergâh bilgisi adayın tabi tutulduğu sınava dahil ve ölçülmesi gereken bir değer ise o vakit aşağıdaki fotoğraflarda yer alan ve yine idarenin bir işlemi olan trafik levhalarının ne anlama geldiği cevaplanması gereken bir soru olarak karşımıza çıkar. Her ikisi de iptal edilene ya da geri alınana kadar hukuki ve meri kabul edilen bu işlemlerin birbirleri ile çeliştiği açıktır. İşte yazımızın geneline yayılmış olan tutarsızlık burada da kendisini somut olarak göstermektedir.

(Tabelada “MTSK Eğitim ve Sınav Güzergahı” yazmaktadır. Yer: İzmit/Kocaeli, Foto: Google)

(Yer: Bağcılar/İSTANBUL, Foto: Recep Alper YILMAZLAR)

Eleştirilmesi gereken esaslı bir mesele de EK-4 Formun hazırlanışına dairdir. Formun ilk bölümünde yer alan 12, 13 ve 14 nolu davranışlar mavi, yani beş kez yapılabilecek hatalardan kabul edilmiştir. Adayın; 12’deki el freni ve ayak freninin yerinin gösterilememesi, 13’teki gaz ve debriyaj pedallarının yerini gösterememesi, 14’teki aracın kaç vitesli olduğunu bilmemesi, otomatik vitesli araçlarda P, N, D, R komutlarının ne anlama geldiğini bilmemesi hataları tam dört kez yapılmasına rağmen sınavın geçerliliğe etki etmeyen hatalar kategorisinde kabul edilmiştir. Buna rağmen aracı çalıştıran, yürüten park yapabilen kavşaklardan geçebilen, eğimlerde aracı geri kaçırmayan, ani fren yapmakta sorun yaşamayan adayın belki de sınavın tamamlanmasına 50 metre kala güzergâh dışında bir sokağa girmesi ya da dönüşü kaçırması kırmızı, yani tek seferde başarısız sayılmaya sebep bir hata olarak kabul edilmiştir. Belirtmek gerekir ki hiç kimse ayak freninin yerini tek seferde gösteremeyen birini sürücü koltuğuna oturtmaz. Ancak şoförlüğü olup da gideceği yolu bilmeyen kişiye “Sora sora Bağdat bulunur” diyerek rahatlıkla araç emanet edilir. Hatta günümüzde GPS destekli Navigasyon teknolojisi vasıtasıyla neredeyse herkes gideceği yolu direksiyonun hemen yanına konumlandırdığı telefonu vasıtasıyla tespit ediyorken sürücüden güzergahı ezbere bilmesini beklemek akıl tutulmasıdır. İşte bu form içeriği itibariyle de mantıksızlıklar içeren bir düzeni haizdir.

Hukuk bir bilimdir. Bilim akılla ve mantıkla çelişmez. Akla ve mantığa uygun olur. Akla ve mantığa uygun olmayan şeye safsata denir. Safsatalar ciddiye alınmaz. Böylesine haklı eleştirilerin muhatabı olabilecek bir eserin bakanlık düzeyinden çıkmış olması ciddi bir sorundur. İvedi şekilde giderilmesi gerekir.

Sonuç itibariyle; idareye tanınan düzenleme yetkisi, sınırlı, tamamlayıcı ve bağlı bir yetkidir. Yönetmelikler kanunların veya diğer üst normların kapsamını genişletici hüküm içeremezler. Ek-4 Formu yönetmeliğin yazılı kısmıyla aynı kuvvette kabul edersek güzergahı ezbere bilmemek kırmızı, yani bir kez yapılabilecek bir ihlal olduğundan sürücü belgesi almaya engel bir hal olarak kabul edilmiş olacaktır. Karayolları Trafik Kanununda yer alan ve sürücü belgesi edinmeye engel olan kısıtlamaları genişleten türden olan bu kabul; orantısız ve ölçüsüz, kanunun yönetmeliğe verdiği yetkiyi aşar niteliktedir. Ayrıca güzergahın tabelalar veya işaretçiler vasıtasıyla sınav öncesinde adaya ve kamuya bildirilmemesi de idarenin işleyişine hâkim olan ilkeleri zedelemekte, idareyi kişilere karşı tuzak kuran bir konuma düşürmektedir.

İkinci Kol:

Diğer yandan bakıldığında Ek-4 Form KTK’da düzenlenen kuralların tespiti ve MTSKY’de adaya kazandırılması istenilen yeterliliklerinin değerlendirilmesinde idareciler için bir pusula görevi gören yardımcı evrak niteliğinde hazırlanmıştır da denilebilir. 11-ğ’de yer alan haricindeki diğer tüm ifadeler, kurslar tarafından adaylara dağıtılan ve MEB’in tavsiyeleri de gözetilerek hazırlanan yardımcı eğitim kaynaklarında adayların kazanması istenilen trafik alışkanlıklarına dair ifadeler içermekte, bir kısmı KTK’da yer alan kurallara yer vermektedir. Örneğin Ek-4 Form 9-ç, KTK’nın m.53/1 hükmünde bulunan bir kurala dairken yine formun 10-a’sı KTK m.57/1-a kuralının form üzerinde bize görünmesinden ibarettir. 2 bölüm 21 kısımdan oluşan bu formu bu yazımızda baştan aşağıya inceleyecek değiliz ancak bakıldığında formun KTK’da yer alan kuralların uygulanmasına, ilgili kaynaklarda geçen müfredatla adaya verilen eğitimin içeriğine uygun hazırlandığı görülmektedir. Bu anlamda Ek-3 ve Ek-4 Formlar yönetmeliğin yazılı kısmıyla aynı hukuki statüde bulunmayıp yalnızca uygulayıcıya yol gösteren bir pusuladır denilebiliyorsa zaten bu form ile kısıtlama yapıldığından ve adaylara sorumluluk yüklendiğinden bahsedilemeyeceğinden meseleyi tartışmaya bile gerek yoktur ve 11-ğ’nin ne anlattığının da önemi yoktur. Bu ihtimalde 11-ğ’ye dayanarak adayları sınavdan başarısız saymak mümkün olmayacaktır.

Yönetmeliğin kronolojik gelişimine bakıldığında Ek-4 Formun başlangıçta uygulayıcıya kolaylık sağlayan ve pusula işlevi gören bir formdan ibaret olacak şekilde düşünüldüğü, Karayolları Trafik Kanunu ve sürücü adayı eğitim müfredatında yer alan hususlardan ibaret olduğu görülmektedir. Ancak sonraki değişiklikler ile formun şemalinin değiştiği ve özellikle 11-ğ ile forma yükümleyici bir ifadenin girmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ek-4 Form süreç içinde evrim geçirmiştir.

MTSKY ilk kez 29/05/2013 Tarih ve 28661 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir ve Resmî Gazeteden görülebildiği kadarıyla şu ana kadar tam 13 kez işlem görmüş ve kapsamlı değişiklere uğramıştır. Yönetmeliğin ilk halinde m.28/6’da direksiyon sınavının akan trafikte belirlenmiş güzergahta yapılacağı düzenlenmiş ancak Ek-4 Formda bu yazımıza konu olan 11-ğ’deki ifadelere yer verilmemiştir. Hatta bugün itibari ile iki sayfayı dolduran ifadelerle dolu olan bu form 2013’te tek sayfadan ibarettir.

05.12.2015 Tarih ve 29553 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan değişiklerle birlikte tek sayfadan ibaret Ek-4 Formun kapsamının iyiden iyiye genişletildiği görülmektedir. Özellikle çeşitli davranışların çeşitli renkler ile nitelenmesi hali ilk defa bu değişiklik ile olmuştur. Fakat 11-ğ’de yer alan ifadeler bu değişiklik ile gelmemiştir. Sınavın akan trafikte belirlenen güzergahta yapılacağı normu yönetmeliğin ilk halinden beri meri iken adayın güzergahı ezbere bilmesi gerektiğine dair bir yükümden hala bahsedilmemektedir.

07.03.2017 Tarih ve 30000 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan değişikliklerle birlikte Ek-4 Forma 11-ğ’de geçen ifadelerin eklendiği görülmektedir. İlgili değişikliğin “MADDE 29 – Aynı Yönetmeliğin EK-3, EK-4, EK-6 ve EK-7’si ekteki şekilde değiştirilmiş ve EK-8’de yer alan “rica” ibaresi “arz” şeklinde değiştirilmiştir” şeklinde yapıldığı görülmektedir. Böylece Ek-4 Forma 11-ğ eklenerek problemli ifadenin yönetmelik kapsamına toptancı bir anlayışla dahil edildiği anlaşılmaktadır.

İşte bu noktada bir tutarsızlık daha göze çarpmaktadır. Yönetmeliğin ilk halinde yalnızca bir pusuladan ibaret olan, yükümleyen ya da yönetmeliğin yazılı kısmında yer aldığı gibi bir kısım sınırlayan, kısıtlayan hükümler ihdas etmeyen ek formumuz bir anda yönetmelikle belirlenen kurallara denk bir kuralı yani güzergahı ezbere bilme kuralını getirivermiştir ve bunu kırmızıyla renklendirerek sınavdan başarısız sayılma sonucuna bağlamıştır. Bu değişiklikler yönetmeliğin yazılı olan asıl metninde yapılan değişiklikler gibi değil “Ek-4 Form aşağıdaki şekliyle değiştirilmiştir” gibi toptancı ifadelerle yapılmıştır. Yani yazılı kısımda yer alan, sınırlayan ve kısıtlayan hükümler kelime kelime, cümle cümle açık şekilde değişikliğe uğrarken Ek-4 Formdaki değişiklikler toptan ve mevzuat yapma tekniğine pek de yakışmayan şekilde ve ayrıca hem üst norm ile çelişen hem de yönetmeliğin yazılı kısmıyla uyumsuz ve çelişkili şekilde kaleme alınmıştır. Bu da Ek-4 Formun sıhhatini sakatlamıştır ve uygulayıcıları da hatalı uygulamalara sevk etmektedir.

SONUÇ:

Başta Anayasamızın değişmez maddeleri arasında bulunun hukuk devleti ilkesi, akabinde idarenin işlemlerinin belirlilik ve açıklık ilkelerine uygun olmasının şart olması, sürücülerin gideceği güzergahı ezbere bilmesinin hukuki bir gereklilik olmaması ve bunun sürücü adayı eğitimleri ve sınavlarıyla amaçlananlarla alakasının olmaması, formda yer alan yazıya konu ifadelerin sürücülükle ve mevzuatın kalanıyla mantıksal bir bütünlük arz etmemesi nedenleriyle Ek-4 Formda 11-ğ’de yer alan hatalı ifadelerin (ilgili olduğu ölçüde diğer formlarda yer alan benzeri ifadelerin) ivedilikle yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Yönetmeliği çıkaran makam olan Millî Eğitim Bakanlığı bu konuda harekete geçmeli, en azından 11-ğ’de yer alan “güzergahı bilmiyor” ifadesini metinden çıkartmalı, 11-ğ’yi “Aday akan trafikte belirlenen güzergahta sınav olmayı reddediyor” şeklinde yeniden düzenlemeli, sınav esnasında güzergahı tabelalar ya da diğer işaretçiler vasıtasıyla adaylara açık etmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı idareyi derenin üst tarafından su içen kurt, adayları derenin alt tarafından su içen kuzu olma konumundan kurtarmalıdır. Yetkililer, son dönemde Ek-4 Form 11-ğ’nin uygulanmasıyla başarısız sayılanların istatistiklerine göz attıklarında işbu yazımızda anlatmak istediklerimizi daha net şekilde göreceklerdir.

Sınav komisyonlarında görev alan öğretmenlerimize de şu tavsiyede bulunmak isteriz: Sakın ola ki direksiyon sınavı kusursuz devam eden adayları bu nedenle mağdur etmeyiniz. Sizlerin adaylara güzergahı tarif etmeniz yönetmelikte geçen “sınavın akan trafikte ve belirlenmiş güzergahta” yapılmasına dair normu ihlal etmez. Bilakis bu norma uygun bir sınavın yapılmasına katkı vermiş olursunuz. Biliyoruz ki sınav esnasında adaylarla asgari düzeyde muhatap olmayı istiyor, onların dikkatini dağıtmaktan ve sınavlarını olumsuz etkilemekten ya da hakkınızda bu yönde bir şikâyette bulunulmasından çekiniyorsunuz. Lakin yeri geldiğinde adaylara çeşitli komutlar vermek zorunda olduğunuz da sınavın bir gerçeğidir. Örneğin “Bu kısımda hızlan”, “Park tamam, aracı çıkarabilirsin”, “Tam şurada ani fren yap” gibi komutlar sizlerin sınavda vermek zorunda olduğu komutlar arasındadır. İşte bu komutlarda olduğu gibi aday sürücüleri rahatsız etmeyecek şekilde kurulacak iletişim zaten sizlerin meslek alanına dahil olduğundan bu konuda sizlere tavsiyede bulunmayı kendimce doğru bulmuyorum ve meseleyi yukarıda izah ettiklerimle birlikte takdirlerinize bırakıyorum.

GENÇLERE ÖZET:

Sevgili gençler;

Malumunuz olduğu üzere, sürücü kurslarında verilen eğitimlerde bir sürücünün sahip olması gereken özellikler ve yeterlilikler sürücü adaylarına öğretilir. Kurslar tarafından sizlere verilen trafik kitaplarında da bir sürücünün sahip olması gereken özellikler, trafik kuralları, trafik düzeni ve akışı, trafik adabı, ilk yardım bilgisi ve araç mekaniği bilgisi gibi konular yer alır. Gerek teorik gerekse pratik sınavlarda bu konulardan sorular sorulur. Güzergahın ezbere bilinmesi gerektiğine yönelik kabul hariç eğitimlerde ve sınavlarda yer alan hususlar doğru ve yerinde gözükmektedir. Ancak adaydan sınav güzergahını ezbere bilmesinin beklenmesi sorunludur. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından çıkarılan, ehliyet alma sürecinizin ve sınavlarınızın tertibinin düzenlendiği yönetmeliğin ek’inde yer alan bir formda geçen “Güzergahı bilmiyor, güzergâh dışına çıkıyor” şeklinde kaleme alınan bir ifade bu sorunun kaynağıdır. Maalesef ki bu sorun bakanlık gibi yüksek bir mevkiden kaynaklanmaktadır.

İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri, ehliyet sınav güzergahlarını belirlerken sizlere eğitimlerde öğretilenlerin optimum düzeyde ölçebileceği yerleri ve yolları tercih etmeye çalışmaktadırlar. Aynı zamanda yönetmelik gereği güzergahı sabitleştirerek bu sayede sizinle aynı il/ilçede yaşayan herkesin aynı güzergahta imtihan olmasını, kimseye iltimas sağlanmamasını gaye edinmektedir. Bu doğru olanıdır. Ancak sürücü adaylarından bu güzergahı ezbere bilmesini beklemek hatalıdır. Zira sınav 30 dakika sürmektedir. 30 dakikada kat edilen bir güzergâh görece uzun sayılır ve kolayca unutulabilir ya da karıştırılabilir. Bu noktada sınavınızı yapanların sizlere kolaylık sağlaması gerekmektedir. Bu kolaylık öncelikle güzergahın sizlere tabelalarla ya da diğer trafik işaret ve işaretçileri vasıtasıyla açık edilmesi suretiyle olmalıdır. İki tabela örneğine bu yazının içinde yer verdim, orta kısımlarında buna dair fotoğrafları görebileceksiniz. Ancak idarecilerin bu tabela/işaret/işaretçi işini ciddiye almadıkları anlaşılmaktadır. Öyleyse sınavınıza gözetmenlik eden ve sizinle birlikte araç içinde bulunan sınav komisyonu üyeleri tarafından güzergahın sizlere bildirilmesi gerekmektedir. Neticede direksiyon sınavı ile sizin yol hafızanız değil sürücü olma yeterlilikleriniz test edilmektedir. Öyleyse amaçtan kopmamak adına, güzergahı ezbere bilmeniz gibi hususun sınavda mevzu bahis edilmemesi gerekir. Ayrıca belirtmek gerekir ki ehliyetlerinizi aldıktan sonra herhangi bir trafik denetiminde hiçbir kamu görevlisi size gittiğiniz yolu ezbere bilip bilmediğinizi sormayacaktır. Gittiniz yolu ezbere bilmediğiniz gerekçesi ile sizlere trafik cezası kesilmeyecektir. Zira mevzuatımızda buna dair bir trafik kuralı yoktur. Ötesinde kişilerin Anayasa ile güvence altına alınan seyahat özgürlüğü vardır. Kişiler, yurt içinde yasaklanmamış tüm yolları kullanabilir, bu yollardan diledikleri zaman diledikleri kadar geçebilirler.

Yukarıda açıkladığım sebeplerle; güzergahı unuttuğunuzda derhal sınav komisyonuna hangi yolu takip etmeniz gerektiğini sorun. Komisyonun size bunu söylemesi gerekir. Söylemedikleri ve sizi sınavdan başarısız saydıkları takdirde ise biliniz ki sınav komisyonunuzdaki üyeler (bence) hukuka aykırı hareket ederek sizi mağdur etmektedirler. Onlara göre yönetmelik size güzergahı ezbere bilmeyi yükümlemektedir. Halbuki böyle bir ezber yükü ehliyet sınavı ile sağlanmak istenen amaç ile bağlantısız ve mantıksız gözükmektedir. Hukuk bir bilimdir. Bilim akla aykırı olamaz. Akıl süzgecinden geçmeyen şey de hukuktan sayılamaz. Sizler hatlı minibüs şoförü ya da ralli yarış pilotu değilsiniz ki gideceğiniz yolu ezbere bilmek zorunda olasınız. Sizin sınavınızda önemli olan şey sürüşünüzdeki yeterlilik, aracı ve araçta bulunanları tanıyıp tanımadığınızdır.

Sürüşümde hiçbir sıkıntı olmamasına rağmen geçmişte ben de bu durumdan muzdarip olmuştum. Konuyu mahkemeye taşıdım. Davayı kazandım. Ancak davamı kazanma sebebim sınavımı yapan komisyonun evrakları eksik doldurmuş olmasıydı. Evrakların tam olmadığını tespit eden mahkeme konunun derinliğine inme gereği duymadan davamı kabul etti. Bu sebeple güzergâh meselesi mahkemenin hukuk denetiminden geçememiş oldu. Sizlere kazanılmış bir dava hediye etmeyi isterdim ancak şimdilik bu yazı ile yetinmek durumundayım. Sizlere tavsiyem; sorunun kaynağı olan yönetmeliği çıkaran Millî Eğitim Bakanlığını harekete geçirebilmek adına, bu sorunu CİMER üzerinden yazacağınız görüş/öneri ve/veya şikayetlerle ifade etmenizdir. Tabi ki bunu iyi bir üslupla ve güzel bir şekilde yapmalısınız. Sorunun çözümünde işe yarayacak en etkili yol budur.

Cumhuriyetimizin ikinci 100 yılında idarenin işleyişine yapacağınız olumlu katkılar ile hem memleketimizi daha yaşanabilir kılacak hem de ardınızdan gelenleri sizlerin yaşadığı sorunlardan koruyacaksınız.

Hepinize hayatta başarılar dilerim.

Av. Recep Alper YILMAZLAR

TÜKONFED Hukuk Komisyonu Üyesi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*